SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 715 >>

باب: زكاة الورق.

32. Gümüş Paranın Zekatı

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن عمرو بن يحيى المازني، عن أبيه قال: سمعت أبا سعيد الخدري قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ليس فيما دون خمس ذود صدقة من الإبل، وليس فيما دون خمس أواق صدقة، وليس فيما دون خمسة أوسق صدقة).

حدثنا محمد بن المثنى: حدثنا عبد الوهاب قال: حدثني يحيى بن سعيد قال: أخبرني عمرو: سمع أباه: عن أبي سعيد رضي الله عنه: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم: بهذا.

 

[-1447-] Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Her biri üç yaşında olan beş deve'den daha azında zekat gerekmez. Beş ukıyye'den (ikiyüz dirhem) gümüşten daha az miktardaki gümüş için zekat gerekmez. Beş vesk'ten daha aşağı olan toprak mahsullerden zekat gerekmez."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadiste geçen ittifakla iki yüz dirhem miktarıdır. Burada kasdedilen, ister basılmış isterse basılmamış olsun saf dirhemdir.

 

Bir vesk, altmış sa'dır. İbn Mace, Ebu Saîd'in rivayetinde, "Bir vesk, altmış sa'dır" şeklinde kaydetmektedir.

 

Bu hadis, sayılan üç durumda zekatın vacip olduğuna delil olarak kullanılmıştır.

 

Yine, beş veskten daha az olan ziraî mahsullerde zekatın gerekmediğine delildir.

 

Ebu Hanife, az olsun çok olsun bütün ziraat mahsullerinde zekatın mutlak olduğu görüşündedir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem , "Yağmur suyu ile sulanan şeylerde öşür (onda bir) zekat vermek gerekir" buyurmuştur. İleride bu konuyu ayrıca ele alacağız.

 

Hadis, söz konusu miktarları aşan ölçülerde hükmün ne olacağına temas etmemiştir.

 

Alimler, vesklerde vaks  (zekat miktarlarında iki matrah arasında kalan miktar) olmadığı konusunda icma etmiştir.

 

Cumhur, gümüş konusunda da aynı görüştedir. Ebu Hanife, nisap miktarına ulaşıncaya kadar, iki yüz dirhemi aşan kısım için zekat gerekmeyeceği görüşündedir. Ona göre ikiyüzü aşan kısım ise kırk dirhemdir. Dolayısıyla o, yılın çoğunda otlaklarda beslenen hayvanlar gibi, gümüş için de vaksın bulunmasını gerekli görmüştür. Taberanî, meyve ve hububata kıyas ederek bu hükme delil getirmiştir. İkisinin ortak noktası, külfete girilerek yerden çıkartılmalarıdır. Alimler, beş veski aşan miktarda zekat gerektiği konusunda icma etmiştir.

 

Alimler, öşür verilmesi gereken ziraî mahsuller hariç, hayvanlarda ve parada, zekat düşmesi için üzerinden bir yıl geçmesi gerektiği konusunda icma etmiştir.

 

 

باب: العرض في الزكاة.

33. Zekatı, Nassla Belirlenenin Dışında O Değerde Başka Bir Maldan Vermek

 

-وقال طاوس: قال معاذ رضي الله عنه لأهل اليمن: ائتوني بعرض، ثياب خميص أو لبيس، في الصدقة، مكان الشعير والذرة، أهون عليكم، وخير لأصحاب النبي صلى الله عليه وسلم بالمدينة. وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (وأما خالد: احتبس أدراعه وأعتده في سبيل الله). [ر:1399]. وقال النبي صلى الله عليه وسلم: (تصدقن ولو من حليكن). - فلم يستثن صدقة الفرض من غيرها - فجعلت المرأة تلقي خرصها وسخابها. [ر:98]. ولم يخص الذهب والفضة من العروض.

Tavus'un naklettiğine göre, Muaz İbn Cebel Yemen halkına, "Bana, arpa ve darı yerine zekat olarak aba ve elbise getirin. Bu hem sizin için kolay, hem de Medine'deki sahabîler için daha hayırlıdır" demiştir.  Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Halid zırhlarını Allah yolunda vakfetmiş ve o yolda kullanmaktadır" buyurmuştur.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadınlara, "Ziynet eşyalarınızdan bile olsa sadaka veriniz" buyurmuştur. Hz. Nebi burada, farz olan ile farz olmayan zekat arasında bir ayırım yapmamıştır. Bu buyruk üzerine bir kadın, küpe ve gerdanlığını çıkarıp vermiştir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, altın ve gümüş'e, diğer mallardan ayrı bir önem vermemiştir.

 

حدثنا محمد بن عبد الله قال: حدثني أبي قال: حدثني ثمامة: أن أنسا رضي الله عنه حدثه:

 أن أبا بكر رضي الله عنه: كتب له التي أمر الله رسوله صلى الله عليه وسلم: (ومن بلغت صدقته بنت مخاض وليست عنده، وعنده بنت لبون، فإنها تقبل منه، ويعطيه المصدق عشرين درهما أو شاتين، فإن لم يكن عنده بنت مخاض على وجهها، وعنده ابن لبون، فإنه يقبل منه، وليس معه شيء).

 

[-1448-] Sümame'nin naklettiğine göre, Ebu Bekir, Enes İbn Malik'e yazdığı bir mektupta şöyle demiştir: Bir yaşını doldurmuş bir deveyi zekat olarak vermesi gereken kimsede bu deve bulunmayıp da iki yaşında bir dişi deve bulunursa, zekat olarak bu deve kabul edilir. Fakat o kişiye, ya yirmi dirhem ya da iki koyun geri verilir. Zekat mükellefinde, bir yaşında dişi deve bulunmayıp da iki yaşında bir erkek deve bulunuyorsa bu da kabul edilir. Fakat bu durumda ona geri bir şey verilmez.

 

Tekrar: 1450, 1451, 1453, 1454, 1455, 2487, 3106, 5878, 6955

 

 

حدثنا مؤمل: حدثنا إسماعيل، عن أيوب، عن عطاء بن أبي رباح قال: قال ابن عباس رضي الله عنهما: أشهد على رسول الله صلى الله عليه وسلم لصلى قبل الخطبة، فرأى أنه لم يسمع النساء، فأتاهن، ومعه بلال ناشر ثوبه، فوعظهن، وأمرهن أن يتصدقن، فجعلت المرأة تلقي. وأشار أيوب إلى أذنه وإلى حلقه.

 

[-1449-] Ata İbn Ebi Rebah'tan nakledildiğine göre İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle yaparken gördüm: Hutbeden önce namazı kıldı. Daha sonra hutbede sesinin kadınlara ulaşmadığını görünce Bilal ile birlikte hanımların bulunduğu kısma gitti. Bilal eteğini açmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara sadaka vermeleri için öğüt ve emir verdi. Bunun üzerine kadınlar Bilal'ın açtığı eteğe (takılarını) atmaya başladı.

 

Ravî Eyyub, hadisi naklederken kadınların ziynet eşyalarını kulak ve boyunlarından nasıl çekip Bilal'in eteğine attıklarını anlatmak için elini kulağına ve gerdanına götürüp atma işareti yapmıştı.

 

 

AÇIKLAMA:     Konu başlığı ile, zekat olarak, nassta belirtilen altın ve gümüş dışında başka bir mal kabul etmenin caiz olduğu belirtilmek İstenmiştir.

 

İbn Reşîd : "Buharî, çoğu yerde Hanefîler'e karşı aykırı görüş belirtse de bu konuda, delilinden dolayı, onlarla aynı görüşü benimsediğini" kaydeder.

 

Aba" diye Türkçe'ye tercüme ettiğimiz ... kelimesi hakkında Davudî, Cevheri ve diğer bazı alimler şöyle demiştir: Bu, uzunluğu beş zira1 olan bir elbisedir.

 

Ebu Ubeyde, "Muaz belki de burada sık dokunmuş elbiseleri kasdetmiştir"

 

Muaz, "zekat olarak" kaydını zikretmiş olduğundan bu kayıt, söz konusu İş­lemin haraç vergisi hakkında olmadığını gösterir.

 

Bu malların zekat malları yerine alındığına dair bir görüş vardır. Bu görüşle İlgili olarak İsmailî şöyle demiştir: "Muaz bana bunları zekat olarak vermeniz gereken arpa ve mısır yerine verebilirsiniz demiş olabilir. Almam gereken mallar karşılığında sizden satın almış olurum. O da yerine geçer. Ama başka bir yorum­la alınan bu mallar eğer zekat olsaydı, sahabîlere gönderilmezdi. Bu da yukarı­daki görüşü desteklemektedir. Resulullah (s.a.v.) Muaz'a, zekatı bölgenin zengin­lerinden alıp yine onların fakirlerine vermesini emretmişti."

 

Ancak bu iddiaya da şöyle cevap verilebilir: Muaz'ın söz konusu malları dağıtması için devlet başkanına (Hz. Peygamber'e) göndermesine engel bir durum yoktur. Hatta bu hadis, zekatın, bir beldeden başka bir beldeye gönderilebilece­ğine dair delil olarak kullanılmıştır. Bu da ihtilaflı bir konudur.

 

Her ikisi de Allah'a yakınlaşma ve ibadet kastıyla yapıldığı İçin hem farz olan sadakanın (zekat), hem de nafile olan sadakanın verileceği yerler aynıdır. Bir delil ile hariç tutulan konular dışında, bir kimseye fakir ve ihtiyaç içinde ol­duğu için sadaka verilir.

 

Şöyle bir görüş vardır: "Resulullah (s.a.v.) o gün kadınlara sadaka vermeyi emredince, sadaka farz olmuştur." Bu biraz su götürür bir iddiadır. Çünkü eğer emir farz kılma amacıyla olsaydı, miktarın belirtilmiş olması gerekir­di. Diğer yandan tahmînî olarak ve elden geldiği kadar vermek caiz olmazdı.

 

Kadınların, "sadaka verin" emrini yerine getirmeleri mutlak bir itaattir. Bu, vacip ya da nafile, para ya da mal olarak verilen bütün sadakalara uygun bir fiildir.

 

"Süs olarak kullandığınız takılardan olsa bile" ifadesi mübalağa amacıyla kullanılmıştır. Yani sadaka olarak verilecek hiçbir şey yoksa, takılardan verilmesi emredilmiştir.

 

Hadisin, delil olarak kullanılan bölümü, "gerdanlık" olarak tercüme ettiğimiz ..... ifadesidir. Çünkü bu, misk, karanfil vb. şeylerden yapılarak boyna asılan bir takıdır.